Özlüyorsun bazen... Aylarca göremediğin o yüzü, duyamadığın sesi özlüyorsun. Bazen dayanamıyorsun, kokusunu istiyorsun yine ellerinde, yüzünde... Parmaklarını tutabilmek, avuç içlerini öpebilmek istiyorsun. Eskisi gibi konuşabilmek, gülebilmek.. Eskisinden de güzel bakabilmek... Her şeyi temize çekip, yine onla kirletmek... Geceleri iki kişilik yatağında tek kişilik hayaller kurarken gelince aklına, ağlıyorsun. Onu geri istiyorsun. Hayatta ki her şeyden daha çok istiyorsun. Tam adını andığında çalan o şarkıda dışarıda göz yaşlarına direniyorsun. En yakın arkadaşının elini sıkarak tutuyorsun. Susuyor... Yüzüne biraz kızgın, biraz üzgün bakıyor... Yavaş yavaş adı daha az anılıyor ama özlüyorsun. Rüyalarına giriyor ve o kadar gerçek ki... Ellerini, sıcaklığını, öpücüklerini hissediyorsun ve belki ilk kez uyanmak istemiyorsun. Unuttum derken ve evde keyifle gezinirken çekmeceden çakmağı çıkıyor, bir yerde uçak bileti, beraber izlediğiniz o ilk filmin adı silinmiş fişi... Tarihi hep aklında, tabi filmde... Radyoyu açıyorsun her şarkı o oluyor sonra.. Şimdi olsa bunu da ona gönderirdimlerle biten cümlelerinle birlikte hemde.. Aylarca bekliyorsun, bir kez olsun, son kez olsun, kokusunu soluyabilmek adına.. Hayatını kimseye bağlamıyorsun, kimseye ait olmuyorsun ve kimsede sana ait olsun istemiyorsun. O kapı çaldığında yalnız olmayı diliyorsun. Yine O'nun olmayı... Ve elbet bir gün o kapı çalıyor, açıyorsun...
Aylarca kafanızda provasını yaptığınız her sahne yıkılıyor. Sımsıkı sarılıp ağlıyorsunuz. Özlediğiniz için değil, eskisi gibi kokmadığını fark ediyorsunuz. O size ait olandan hiç bir iz kalmadığını, karşınızdakinin artık bir başkası olduğunu ve daha fazlası; başkasının olduğunu... o yokken gelir geçer kim varsa onlardan biri artık o. Bunu biliyorsunuz. Oyunlara, sahnelere, duygusal konuşmalara, seni seviyorumlara yer yok artık. Zira sevdiğiniz artık o değil. Bunu görüyorsunuz. Keşke bu kapı çalmasaydı, hayali güzel ve hep aynı kalsaydılar başlıyor... Gece uyurken yine sizi bırakmıyor, sabaha kadar "gitme, beni bırakma" diye sayıklıyor... Uyuyamadığınıza kızıyorsunuz. Ne söylediğinin bir önemi kalmamış...
"Seni seviyorum, seni çok seviyorum. Ama içi, dışı sen olmayan bu adamı tanıyamıyorum" diyemiyorsunuz.. "Ne yaptın ona, geri ver... Ben onun uğruna ne aşklardan geçtim, kimlerden geçtim de gittim" diyemiyorsunuz işte... Bir daha hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını anlıyorsunuz o an. Üzülüyorsunuz. Sevginizin sadakatine, uzunluğuna, büyüklüğüne üzülüyorsunuz. Kıyamadığınıza üzülüyorsunuz...
İnsan özlüyor. Bazı şeylerin izi öylece kalıyor. Bazı cümleler unutulmuyor, bazı yazışmalar silinmiyor. Bazı boşluklar öyle hemen dolmuyor... Tam unuttum diyorsun, başkası gelip yine onu aratıyor. Geçti derken, yüz yüze geliyorsun hikaye yeniden yazılıyor... Ben bu adamı zaman zaman özlerken, şimdi onun sevdiğim adam olmadığını, olamadığını, aynı kalmadığını bilmenin huzurunu yaşıyorum...
Tutulmamış sözler, benim de kıyamadığım gibi yok artık. Cümlelerin anlamı yok. Sevdiğim, bana o sevdalı, bana değil ama sevgisine sadık adam yok... Öldüğü tarihi kestiremesem de, yaşamadığını bilmenin hafifliği üzerimde.. Bir daha hiç sevilmeyeceğini, helal etmediğim haklarımı, sevmeyeceğini bilmenin rahatlığı var...
Başın ağrıyordu, seni kucağıma aldım. Başımın ağrıdığını nerden bildin dedin, güldüm. Bir insanı kendinden saymanın ne demek olduğunu bilmeyeceksin hiç. Bedeninin her acısını hissettiğimi, acına dayanamadığımı, kendine iyi bakmazsan neden kızdığımı anlamayacaksın. Sana nasıl kıyamadığımı... "Susuz kalmışsın" dedim. "Nerden biliyorsun?" dedin. "Kaç bardak su içtin bu gün?" dedim. "İki" dedin ve suyunu içtin...
Bazı geceler 3 sene sürer ve biter. Bitti... Bitti dediğim için değil, sen aynı adam olarak kalamadığın için bitti...
Seni bir başkasına uğurlayabildiğim için bitti...
Şimdi senin ne baş ağrını, ne açıkta kaldığında üşüyen bedenini, ne ruhunda kopan fırtınaları bilen biri daha olmayacak. Senin seni ben gibi bilenin olmayacak. Bende olmayacağım. Mutlu olmayı hak ediyorsun dedin ya, sen artık bana değil, kendine üzül. Kaybettiğimi sandıklarıma değil azizim, kaybettiğine üzül...
Comments