top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıÖzge Özvatan

Sana şimdi veda etmeliyim!

Bazı hikayeler var. “Tamam” diyorum. “Olmayacak..” Başından belli sonu. Sonu yangın, sonu fırtına, sonu her hatırladığımda içimi paramparça edecek bir anı..

“Hayır” diyorum, “bağlanacak halim yok, hele sevecek hiç!” Sonra kendimi kandırmalar geliyor… “İşim yoktu o yüzden görüştüm, bilmem hangi günden sonra artık görüşmeyeceğim, filanca şey olsun artık ona zamanım bile olmayacak…” Oluyor. Bir bakıyorum önceliğim oluyor. Ufak ufak hayatıma sızıp, onu farkına varmadan ele geçirip, zaafım oluyor. Konuşamıyorum da bunu onunla. Daha kötüsü kendime itiraf etmem bile çok zor oluyor. “Yok artık” diyorum. “Adı bile olmayan biri için ağlayacak, özleyecek halim yok ya!” Ağlamıyorum belki ama özlememe engel olamıyorum. Yolun bir yerinde kaybediyorum kendimi. Bu kadar zaman ne ara geçmiş? Ben hangi gün tam olarak alışmışım varlığına böyle çok.. Bir yerden sonra acıtmaya başlıyor. Acıtmasın diye dikkatimi dağıtmaya çalışıyorum, karşıma çıkan herkesi ezip geçiyorum çünkü aslında sadece ona anlatmak istiyorum. Onunla uyanmak istiyorum. Gün içi olur olmaz gerginliklerimi sadece onunla paylaşmak istiyorum. Çıkmaz tam burada başlıyor çünkü o benim gibi hissetmiyor.. Sonra her fal ona açılmaya başlıyor. Telefonun ekranına daha sık bakıyorum mesela. Beklediğim biri oluyor. Kokusu zamansız burnuma geliyor. Kızıyorum kendime. Vedalar böyle zamanlarda tek taraflı oluyor. İçimde kavuştuğum birine içimden veda etmek zorunda kalıyorum. İzin veriyorum kendime sonra.. “Ağla kızım” diyorum. “Kapat telefonunu, sarhoş ol, ağla. İçin çıkana kadar, o içinden çıkana kadar ağla…” Hızlı içiyorum o gece. Tek bir şarkı seçiyorum kendime. Takıyorum kulaklığımı. Duymuyorum etrafta olan biteni, çalan kapıyı.. KİMSEYİ! Onunla yapacağım tüm konuşmayı kendimle yapıyorum. Ona anlatır gibi anlatıyorum ne hissettiğimi, içinden çıkamadığımı ve özür diliyorum ondan, böyle habersiz içime aldığım için.. Ondan ses yok. Sadece ben konuşuyorum bu gece. Sesinin tonunu hep hatırlayacağımı biliyorum oysa. Mimiklerini, kokusunu, ruh halini ele veren o vücut dilini.. Kahkaha attığımız anıları tekrar tekrar düşünüyorum. Daha çok ağlıyorum. Çok sevdiğim birini ben ölmüş varsayıyorum. Çünkü biliyorum artık kendimi kandırmalarımın, onun adına konuşmalarımın ve bahanelerimin sonu gelmeyecek ve ben hayatımın akış çizgisinden çıkacağım. Beni incitecek ve hiç haberi olmayacak. Hayatını izlemek bana ağır gelecek. “Kimle uyuyor?” diyeceğim mesela.. “Aynı hikayeleri anlatıyor mu? Aynı şekilde gülüyor ve şaşırıyor mu?”. Sonra canımı daha çok yakan sorular gelecek peşinden.. Bu girdap beni gün ve gün içine çekecek. Ben alışkanlıklarıma bağlıyımdır. Alışkanlığımdan çıktığım bu ilk günü unutmamalıyım. Onunla ne kadar iyi hissettiğimi düşünmemeliyim. Kendime bir nefes molası vermeliyim. Sana şimdi veda etmeliyim…


Bu gece senin adınla ilk kez ağlıyorum. Bu gece sarhoş oluyorum ve ben bu gece seni öldürüp, vedamı ediyorum.

Başka bir hayatta dilerim yeniden karşılaşırız, öyle bir hayat varsa tabi.. Yoksa bile “seni tanıdığıma çok sevindim, kendi çapımda”..


Hoşça kal.

238 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Son Anılışın

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page